Work and Travel Vize Görüşmem – İstanbul
İstemeyle Mümkün Herşey
Arkadaşlar merhaba. 16 Nisan Salı günü saat 10:00’da İstanbul Amerikan Başkonsolosluğu’ndaki vize görüşmem sonucunda Work and Travel vizesini almış bulunmaktayım. Gece zaten pek uyuyabildiğimi söyleyemem heyecandan. Sabah Mecidiyeköy’den İstinye’ye ulaşabileceğim süreden çok çok erken bir saatte yola koyulup saat 8:20 gibi konsolosluk binasının önündeydim. İçeriye almıyorlar saat yaklaşmadan tabi. Hava soğuk ve yağmurlu bu arada. Kapalı havanın kasveti, heyecan, telaş hepsi bir arada bende. Arkadaşlarımla birlikte gülüp sohbet ederken saat geldi.
Work and Travel Vize Görüşmesi 16 Nisan 2013

Önce binaya girişte isim kontrolü yapıyorlar daha sonra sıraya girip ikişer ikişer x-ray cihazından geçmek üzere binaya giriş başlıyor. Orayı da atlattıktan sonra yürümeye devam ediyoruz. Yukarı çıkmak için asansörün önünde ilk evrak kontrolü başlıyor. Gişelerde istenecek evrakları oradaki görevli sıraya diziyor ve asansöre binip yukarı çıkıyorsunuz. Labirentdeymişiz gibi salona doğru yürüyoruz. Salonun girişinde hemen içerde numaranızı alıyorsunuz, iki nüsha veriliyor. Numara yanınca evrak kontrolü, parmak izi alma derken üçüncü kez aynı numaranız yanınca interview için gişenin önünde yerinizi alıyorsunuz. Tabi numaranızın yanmasını beklerken diğer Work and Travel vize görüşmelerini izliyorsunuz. Ben izlerken bir öğrenci red aldı, moralimi etkilemedi değil.
Neyse ben mi giriş yapsam görevli mi giriş yapar acaba derken ‘good morning’ dedi sarışın, renkli gözlü, güleryüzlü bayan görevli. Mikrofona konuşuyorsunuz tabi ama endişelenmeyin ses gayet net. İlk önce ‘Amerika’ya neden gitmek istiyorsun’ dedi. Ben de 5-6 cümleyle anlattım devam edecektim ama yeterli diyip ikinci soruyu sordu. Güzel bir başlangıç oldu benim için çünkü ilk soru konuşmamı sağladı, kısa bir cevabı yoktu yani. Daha sonra ‘ne için gideceksin’ dedi. Bu iki sorunun cevabı aynı diye düşündüm ve özür dileyerek, gülümsemeyi hiç eksiltmeden tekrar sormasını rica ettim. Cevabı “work and travel” olacak o sorunun. 🙂 Bölümümü, hangi eyalete gideceğimi, nerede çalışacağımı, çalışacağım work and travel işiyle ilgili bir tecrübem olup olmadığını, daha önce gidip gitmediğimi sordu. Yani sohbetin akışına göre sorular değişebiliyor. Soruları sorarken bir yandan evraklarınızı inceliyor. Transkripti sizden açmanızı istiyorlar ama benimkini kendi açtı. Çok endişem vardı Work and Travel son sınıf öğrencileri için biraz daha zor ve ben de 4.sınıfım vize alamam diye endişeleniyordum ama sanırım not ortalamam 3 diye bir sorun çıkmadı, transkriptimi açınca ‘good’ dedi çünkü. 😀 Bir sürü evrak götürdüm ek olarak ama hiçbirine bakmadılar bile. Espriler, kahkahalar havada uçuştu desem yeridir. Gözlerinizle gülün, çünkü onlar da aynısı yapıyor 🙂 En son olarak ‘en çok nereleri görmeyi istiyorsun’dedi. Ben de Amerikada Gezilecek Yerleri sayarrken California, Miami, New York diye sayarken kahkaha attı ve ‘yüzme biliyor musun’ dedi. Sorularının hepsini güzel güzel sohbet havasında cevaplar verdim. Her şey gayet güzeldi.
Salondan çıktım ve o uzun yolu tek başıma koşarak geçtim, hafif yağmur çiseliyordu ve boğaz manzarası karşımdaydı, durup derin bir nefes aldım. ’İşte bu kadar’ diyorsunuz orda. Şimdi geriye sadece ucuz uçak biletleri araştırması ve bavul hazırlaması kaldı.
Gerçekten de sürekli gülümseyin arkadaşlar hatta ömrünüzün sonuna kadar hep gülümseyin. Özgürlükler ülkesi sizi bekliyor, kararlı olun. Yeterince istediğiniz her şeyi mutlaka alırsınız. Hepinize Work and Travel 2016 için iyi şanslar ve başarılar diliyorum.
Didem Özbay